
Çankırı Karatekin Üniversitesi (ÇAKÜ), Türk-İslam düşünce tarihinin öncülerinden Hoca Ahmed Yesevî’yi anmak ve onun fikir dünyasını genç nesillere aktarmak amacıyla önemli bir bilimsel etkinliğe ev sahipliği yaptı. Gazi Üniversitesi rektörlerinden Prof. Dr. Musa Yıldız’ın konuşmacı olarak katıldığı “Türk Dünyası ve Hoca Ahmed Yesevî” başlıklı konferans, akademisyenler ve öğrenciler tarafından yoğun ilgiyle karşılandı.
Etkinliğin açılış konuşmalarını Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi ile Sağlık Bilimleri Üniversitesi rektörlerinden Prof. Dr. Cevdet Erdöl yaptı. Her iki konuşmacı da Hoca Ahmed Yesevî’nin Türk dünyası ve İslam medeniyetine kazandırdığı değerleri vurgularken öğrencileri bu kültürel mirası anlamaya ve içselleştirmeye davet etti.
Yesevî Mirası, Medeniyet Coğrafyamızın Ortak Harcıdır
Programın açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Harun Çiftçi, ÇAKÜ’nün yalnızca bilimsel başarılarıyla değil aynı zamanda kültürel ve manevi değerlere sahip çıkma yönüyle de öne çıkan bir yükseköğretim kurumu olduğuna dikkat çekti. Üniversitenin, köklerinden aldığı ilhamla geleceği inşa etmeye çalışan öğrenciler yetiştirdiğini ifade eden Rektör Çiftçi, Hoca Ahmed Yesevî’nin bu vizyonun temel kaynaklarından biri olduğunu belirtti.
“Ahmed Yesevî yalnızca Anadolu’yu değil, bütün medeniyet coğrafyamızı aydınlatan büyük bir irfan önderidir” diyen Rektör Çiftçi, üniversite olarak bu büyük ismin fikir dünyasını anlamak ve gelecek nesillere aktarmak için çeşitli faaliyetler gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu kapsamda, yakın zamanda Hukuk Fakültesi eski konferans salonunun isminin yapılan anketle “Ahmet Yesevi Konferans Salonu” olarak değiştirildiğini hatırlatan Rektörümüz, bu anlamlı konferansın da yeni adıyla yapılan ilk etkinlik olmasının özel bir anlam taşıdığını vurguladı.
Rektör Çiftçi ayrıca programda yer alan konukların her birinin Türk-İslam dünyasında iz bırakan çalışmalara imza attığını ifade ederek özellikle Prof. Dr. Cevdet Erdöl’ün sağlık diplomasisi alanında Türkistan, Balkanlar, Orta Doğu ve Afrika coğrafyalarında gerçekleştirdiği projelerle âdeta modern bir “ilim elçisi” gibi çalıştığını dile getirdi.
Prof. Dr. Cevdet Erdöl ve Prof. Dr. Musa Yıldız’ı ÇAKÜ’de ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Rektör Çiftçi, kendilerine teşekkür ederek faydalı bir konferans olması temennisinde bulundu.
Prof. Dr. Cevdet Erdöl: “Rakibiniz Sadece Türkiye`deki Öğrenciler Değil, Tüm Dünya
Konferansın bir diğer açılış konuşmacısı olan Sağlık Bilimleri Üniversitesinin kurucu rektörlerinden Prof. Dr. Cevdet Erdöl ise dinleyicilere içten ve ilham verici bir hitapta bulundu. Eğitim, insan sevgisi ve meslek ahlakı üzerine verdiği mesajlarla dikkat çeken Prof. Dr. Erdöl, özellikle öğrencilere seslenerek küresel rekabetin bilincinde olmaları gerektiğini söyledi.
“Rakipleriniz sadece Çankırı`daki ya da Türkiye`deki öğrenciler değil, tüm dünyadaki gençlerdir” diyen Prof. Dr. Erdöl, öğrencilere kendilerini hem akademik hem de insani yönlerden geliştirmeleri çağrısında bulundu. Mesleğini seven bireylerin öncelikle insanı sevmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Erdöl; “Bir çocuğun başını okşamıyorsanız, o eğitim size bir şey kazandırmamış demektir” ifadeleriyle insan sevgisinin eğitimdeki yerini çarpıcı şekilde ortaya koydu.
Hayvanlara ve bitkilere duyulan sevginin de bu bütüncül insanlık anlayışının bir parçası olduğunu belirten Prof. Dr. Erdöl, bu duyarlılığın Ahmet Yesevî’nin öğretisinde de merkezde yer aldığını söyledi. “Hoca Ahmed Yesevî, gönül coğrafyamıza hükmeden en büyük irfan önderlerinden biridir” diyerek bu tür konferansların öğrencilerin gönül ve fikir dünyalarını zenginleştirdiğini ifade etti.
Eğitimin Yaşı ve Sınırı Yoktur
Prof. Dr. Erdöl, konuşmasının devamında kendi hayatından örnekler vererek eğitimin hayat boyu süren bir süreç olduğunu vurguladı. Kardiyoloji profesörlüğünden milletvekilliğine, üniversite rektörlüğünden akademik çalışmalara uzanan meslek hayatının yanında, şu anda hukuk öğrencisi olarak eğitimine devam ettiğini paylaşan Prof. Dr. Erdöl; “Eğitimin yaşı olmaz. Şu anda ben de doktora yapıyorum, hem de Türk tarihi üzerine. Siz de asla öğrenme aşkınızı kaybetmeyin” dedi.
Yurt dışında kurdukları tıp fakültelerinden de söz eden Prof. Dr. Erdöl; Özbekistan, Suriye, Somali ve Sudan gibi ülkelerde yürütülen eğitim projeleriyle bilgi ve tecrübenin sınır tanımayan bir anlayışla aktarıldığını anlattı. Sağlık Bilimleri Üniversitesinin bu kapsamda farklı bir üniversite konseptiyle çalıştığını belirten Prof. Dr. Erdöl; “Biz üzerimize düşeni yaptık. Şimdi sıra sizde” diyerek öğrencilere çağrıda bulundu.
Prof. Dr. Musa Yıldız: “Hoca Ahmed Yesevî, Çağlar Ötesinden Dersler Veren Büyük Bir Türk İslam Âlimidir
Prof. Dr. Musa Yıldız, salondaki konukları selamladıktan sonra ÇAKÜ’de olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek Rektör Prof. Harun Çiftçi’ye teşekkür etti. Hoca Ahmed Yesevî hakkında biyografik bilgiler paylaşan Prof. Dr. Yıldız, nesebi hakkında da dinleyicileri bilgilendirdi. Hoca Ahmed Yesevî’nin tarihî ve menkabevi kişiliğinden bahseden Yıldız, O’nun henüz çocukluk çağında ilim arayışına girdiğini ve Buhara’ya giderek Yusuf Hemedanî’nin talebesi olduğunu belirtti. Başta Ahilik olmak üzere Anadolu’daki pek çok tasavvufi akımın öncüsü sayılan Hoca Ahmed Yesevî’nin ömrünün tamamının Semerkand, Buhara, Hive gibi kadim şehirlerde öğrenci yetiştirerek ilim irfan öğretmekle geçtiğini aktardı.
Prof. Dr. Yıldız, Türk İslam mütefekkiri Ahmed Yesevî’nin çağlar ötesinden dersler veren büyük bir âlim olduğunu vurgulayarak devamında İslam’ı ilk defa Türkçe öğreten bir İslam âlimi olduğunu da hatırlattı. O’nun, hikmetleriyle Türkistan coğrafyasındaki Müslümanların İslam’ı doğru anlamalarını sağladığını ifade ederek binlerce talebe yetiştirdiğini ve dünyanın muhtelif yerlerinde irşad faaliyetleri gerçekleştirmelerini sağladığını belirten Yıldız, Anadolu’ya gelerek Sulucakarahöyük’e yerleşen Hacı Bektaş-ı Veli’nin de bu anlayışın bir parçası olduğunu söyledi.
Hoca Ahmed Yesevî’nin hocasının işaretiyle Buhara’dan Yesi’ye döndüğünü ve irfan mektebi kurduğunu aktaran Yıldız, tarihimizde ilk defa ana dilimiz Türkçeyle İslam’ı öğreten âlim olduğunu ifade etti. Türkçe hikmetleriyle Türkistan bozkırındaki alpları erene dönüştüren, Anadolu ve Balkanlardaki gönül fethinin felsefi altyapısını oluşturan Hoca Ahmed Yesevî’nin, tarihe mal olmuş pek çok mutasavvıfı bu coğrafyalara gönderdiğinin altını çizen Yıldız; Sarı Saltık, Hacı Murad-ı Veli, Emîr-i Çin Osman gibi isimlere dikkat çekti.
Prof. Dr. Yıldız, devamında Hoca Ahmed Yesevî’nin, Hz. Peygamber’in vefat ettiği yaşta “mûtû kable en-temûtû” (Ölmeden evvel ölünüz) anlayışıyla çilehaneye girdiğini ifade ederek ömrünün kalanını burada tefekkürle geçirdiğini belirtti. Emir Timur’un Buhara fethine de değinen Yıldız, rüyasında Hoca Ahmed Yesevî’den manevi işaret aldığını ve onun müjdesiyle Buhara’yı fethederek zulme son verdiğini söyledi. Emir Timur’un, Hoca Ahmed Yesevî’nin türbesini yeniden inşa ettirerek külliye hâline getirdiğinden de bahseden Yıldız, görseller eşliğinde türbe hakkında bilgi verdi. Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti başkanlığı döneminde Hoca Ahmed Yesevî’nin külliyatını aslına uygun olarak yayımladıklarını aktaran Yıldız; Divân-ı Hikmet, Fakirnâme, Risâle der Âdâb-ı Tarîkat ve Risâle der Makâmât-ı Erba`în adlı eserlerinden bahsederek yakın zamanda Divân-ı Hikmet’i şerh ettiği kitabının yayımlanacağı müjdesini verdi. Prof. Dr. Yıldız, konuşmasının bazı bölümlerinde Hoca Ahmed Yesevî’nin eseri Divân-ı Hikmet’ten hikmetler okuyarak dünya görüşünü yorumladı.
Prof. Dr. Musa Yıldız, konuşmasının sonunda katılımcıların yoğun ilgisine ve ÇAKÜ’de bulunmasına vesile olan Rektör Prof. Dr. Harun Çiftçi’ye tekrar teşekkür etti. Konferans sonunda Rektörümüz Prof. Dr. Harun Çiftçi tarafından Prof. Dr. Musa Yıldız’a hediye takdiminde bulunuldu.
Akademisyen ve Öğrencilerden Konferansa Büyük İlgi
Konferans, akademisyenler ve öğrenciler tarafından büyük ilgiyle takip edildi. Katılımcılar, hem açılış konuşmalarındaki güçlü mesajlardan hem de Prof. Dr. Musa Yıldız’ın aktardığı ilmi ve tarihî perspektiften faydalanmak üzere salonda hazır bulundu. Etkinlik, üniversite bünyesinde medeniyet değerlerinin yaşatılmasına yönelik farkındalık oluşturan bir adım olarak değerlendirildi.